Aracı (Komisyoncu) Firmalar ile İhracat – Güven Konusu
İhracat sürecinde görev alan birçok kurum olduğunu daha önceki yazılarda belirtmiştim. İhracata başlamak isteyen gönüllüler/girişimciler genelde öncelikle komisyoncu (aracı) olarak başlamayı tercih ederler. Komisyoncu olarak görev almak, sermaye gerektirmediği için başlangıçta en çok tercih edilen yöntemdir.
Para ile ürünü satın alıp ihraç etmek yerine, üretici firmaya müşteri temin ederek yapılan ihracattan komisyon alma işlemine komisyonculuk veya aracılık deniyor. Bu yazıda komisyoncu-aracı kelimelerini aynı anlamda kullandığımı belirtmek isterim.
Komisyoncu olarak görev almak isteyen kişilerde en çok rastladığım problem güven problemi. Bu şekilde çalışacak olan kişiler; müşteri ile üreticinin direkt iletişime geçerek kendilerini aradan çıkarmasından korkuyorlar. Bu konuda sık sık sorularla karşılaştığım için bu hafta bu konuyu yazmaya değer buldum.
Müşteri Ayağı
Güven konusu bakımından aracı firmanın korkularından birisi de mal sattığı firmanın direkt olarak üretici firma ile iletişime geçmesidir.
Ülkemizde bu durumdan maalesef hâlâ korkuluyor. Malı satın alan müşterinin, direkt üretici firma ile irtibata geçmesinden endişe ediliyor. Müşteri, üretici firmayı ziyaret etmezse nasıl ulaşabilir? Cevap çok basit: Gümrük beyannamesinde üretici firmanın adı belirtiliyor. Her firmanın websitesinin olduğu düşünüldüğünde o firmaya ulaşmak hiç de zor değil.
Yurt dışında bu durum, çok rastlanan bir durum değil. Türkiye’deki üretici firmaya, kendi ülkesindeki aracı firma ile birlikte ziyarete gelen ve sonrasında yine aracı firmadan mal almaya devam eden birçok firma biliyorum. Çünkü o firmalar, ithalat süreçleri ile ilgilenmek istemiyorlar. Enerjilerini dağıtmak istemiyorlar. Sadece üretime odaklanarak ithalat sürecini aracı firmaya devrediyorlar.
Üretici Ayağı
Ülkemizde bu kısım daha çok endişe duyulan taraf. Üretici ve ihracatçı firmanın, aracı firmayı aradan çıkararak, komisyon ödememek için doğrudan müşteri ile iletişime geçmesi en çok endişe duyulan konulardan. Birçok girişimci, bu kısımdan korktuğu için yurt dışındaki müşterisini, üretici firmaya getirmekten çekiniyor. Bu konuda daha önce olumsuz tecrübeler yaşayan kişiler olduğu gibi, “Müşterini çalarlar” diye akıl veren kişiler de endişeyi artırıyor.
Peki ne yapmalı? Yurt dışındaki müşteri, üretim tesisini görmek isterse ne yapacağız? Kabul etmeli miyiz? Eğer gelirse, üretici firmanın sahibi, kendi kartını verirse ne olur? Daha sonra bizi aradan çıkarmasını nasıl engelleyebiliriz?
Bu sorular, aracı olarak faaliyet gösteren kişilerin/firmaların aklından sık sık geçen sorular.
Çözüm Ne?
İlk akla gelen çözüm bir sözleşme yapılması oluyor genelde. Üretici firma ve aracı arasında yapılan sözleşme ile yurt dışındaki XXX firmasına yapılacak ihracattan aracı firmaya komisyon ödemesi konusunda bir sözleşme yapılabilir.
Bu durumda şark kurnazlığı olarak üretici firma şunu yapabilir. Sözleşmeyi ABC firması olarak imzalayabilir fakat sizin varlığını bilmediğiniz XYZ firmasına da sahip olabilir. Sözleşmede imzası olmayan XYZ firması üzerinden ihracatı gerçekleştirebilir.
O zaman ne yapacağız? Aracılık yapmayacak mıyız?
Tabi ki yapılacak. Zaten günümüzde de bunu iş olarak yapan birçok kişi/kurum var. Peki nasıl yapıyorlar?
Tek kelimelik bir cevabı var: GÜVEN. Bu konuda sizi yarı yolda bırakmayacak, size yanlış yapmayacak firmalar ile çalışmanız gerekiyor. Bunu tabi ki takdir edecek olan en yetkili merci sizsiniz. Her firmanın, firma sahibinin ticari ahlakını elinizden geldiğince araştırabilirsiniz ama insanların, tutumlarının kişiden kişiye değiştiğini de unutmayın. Bazı firmalara ödemesini geciktiren bir firma size de geç ödeme yapacak anlamına gelmeyebilir. O firmalar arasında başka sorunlar olduğu için geç ödeme yapıyor olabilir.
Ayrıca ticaretin güven çerçevesinde döndüğünü de aklımızda tutalım. Çekte bilindiği üzere kanunen vade yoktur fakat ticarette herkes çek üzerinde yazan tarihi bekler, vadesi gelmeden kimse tahsile gitmez. Aracı olarak çalıştığınız firmada da bunu tesis edebilmeliyiz, bu anlayışta olan firmalar ile çalışmalıyız.
Bu korkuyu da aklımızdan çıkarmakta fayda var. İnsanoğlu korktuğunu yaşar. Aldatılmaktan korkuyorsak aldatılırız ki bunun o kadar da kötü bir şey olmadığını öğrenelim. Eğer “Ben biliyordum zaten böyle olacağını” dersek yine aldatılırız ki bu düşüncemizden vazgeçelim. Evren, biz doğru yolu bulana kadar karşımıza benzer olaylar çıkarır.
Biz kendimize güvenip işimizi iyi yapalım, firmalar da bize karşı öyle davranır zaten. Çok sevdiğim bir abimizin bir sözü vardır:
Sen şeker ol, varsın insanlar çayına atmasın
Güvenilir iş ortakları diliyorum.
Ümit Osman YILMAZ
ihracateksperi.com